Bu noktaya bir dizi ilerleme sonucu ulaşıldı tabii. İlerleme dediğim şu; geçtiğimiz hafta İsrail askerleri Gazze sahilinde İsrail bayrağını göndere çekmiş, İsrail milli marşı “Hatikvah”ı söylemişlerdi. Geçen ayın sonlarında da yine İsrail güçleri Hamas’a karşı yürüttükleri savaşta kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nin yaklaşık iki mil içine ülkelerinin bayrağını dikmişti. Bunların psikolojik üstünlük kazanmaya, karşı tarafa da bu üstünlüğü göstermeye yaradığına kuşku yok. Savaşlarda moral üstünlük önemli elbette.
ELE GEÇİREN ASKERLERİN ÖZELLİĞİ
Savaşın bir anlamda semboller savaşı olduğunu haklı çıkaran bir bilgi verelim; bakın Gazze’deki parlamentoyu ele geçirenler 7 Ekim’deki Hamas saldırılarında en ağır sivil kayıpları veren 13. Tabur’un üyeleri. Bu, savaşın en önemli “hissiyatlarından“ biri olan “intikamcılığın“ da ihmal edilmediğini gösteriyor.
Her benzeri gibi İsrail-Hamas savaşı da aynı zamanda bir propaganda savaşı. Semboller, jestler, tarafların lehlerine kullanacakları fırsatlar propaganda savaşının olmazsa olmazı. Bölgeye yönelik insanlık dışı saldırısıyla ileride mutlaka ciddi bir sorgulamanın objesi olacak olan İsrail’in propaganda savaşında önde olma ihtiyacı malum. Bu nedenle Gazze’deki Hamas yönetiminin parlamentosunun basılması, binaya İsrail bayraklarının asılması hayli önemli. Sahadaki durum henüz öyle olmasa da bu Hamas’ın yenildiğinin İsrail tarafından dünyaya ilanı bir bakıma.
İsrail meclisinin hükümete “bireyleri terörist olarak tanımlama yetkisi vermeyi, İsrail güvenlik güçleriyle birlikte savaşırken ölen yabancıları onursal vatandaş yapmayı” amaçlayan yasaları kabul etmesi de propaganda savaşının bir başka boyutu. İsrail böylelikle İsrtailli olmayanları “payelendirerek” dost kazanma çabasında öte yandan. Propagandann her unsuru kullanan, hiç bir fırsatı kaöırmayan bir tutumu var israil’in. Bu belki de zayıflığını örtme gayretidir de muhtemelen.
Öte yandan, bu, – adı henüz kara harekatı olmayan- İsrail operasyonunun başlangıcından bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik ilerleyişini gösteriyor. Gerçekten de İsrail ordusu için önemli bir propaganda zaferi bu. Parlamento binasının, Gazze’nin en müreffeh mahallesi olarak kabul edilen, sahil boyunca uzanan Remal’de yer alması, Gazze şehir merkezine yaklaşık iki mil uzaklıkta olması ilerlemenin boyutunu da gözler önüne seriyor.
HEM SEMBOLİK HEM STRATEJİK
Yani, İsrail askerlerinin Gazze Parlamentosu’na girmesi hem sembolik hem stratejik bir hamle. Askeri hedeflerinin boyutunu da gösteriyor tabii. Parlamento, Hamas’ın, “terör örgütü” suçlamasını çürüttüğünün, seçimle gelmiş bir siyasi yapı olduğunun kanıtıydı da aynı zamanda. İsrail hem Hamas’ın bu iddiasını tanımadığını hem de Gazzeli Filistinlilerin iradesini yok saydığını da göstermiş oldu.
Toprak, bayrak, “milli irade” toplumlar için önemli olgular/kavramlar. Parlamento da halk/millet iradesinin oluşturduğu bir kurum. Oranın zaptedilmesi bu “iradenin” yok sayılması demek. Filistinlinin hastanesini, okulunu vurmak, “güvenli bir yer yok” algısını yaratmada işine yaradı İsrail’in. Parlamentoyu ele geçirmesi de “Filistinlileri iradesiz” kılma çabasında işine yarar gibi görünüyor. En azından Filistinlilerin direnişini kırmada etkisi olabilir.
Hamas’ın yıllardır yönettiği bölgede “hakimiyetinin sonlandırıldığını” en iyi vurgulayan gelişme parlamentosunun ele geçirilmesi olabilirdi zaten. Bunun ona moral üstünlük kazandırdığı ortada. Tabii savaş sahada başlayan, diplomasiyle sürdürülen, propagandayla da kalıcılaştırılan bir olgu. İsrail- Hamas çatışmasında tüm bunların birbirine girdiğine, belli bir sıra takip etmediğine tanık olduk.
Hamas’ın işi zora girmiş görünüyor. Gazze’yi “yönettiği” iddiasını sürdürmek zorunda artık. Hangi mevziyi kazandığından çok neyi kaybettiğinin hesabını yapması gereken bir konumda çünkü. Topraklarında yönetme yetkisi elinden alınmış bir yapıya dönüştüğünü dünya alem gördü. Bu, propagandaya, sembollere İsrail’den daha fazla önem verdiği bilinen Hamas için müthiş bir “yenilgi”.
Silahlar kadar sembolik tutumların da belirleyici olduğu bir savaş bu. Ama çocuk ölümleri tamamen gerçek ne yazık ki.